Surklar, zamanının en güçlü kavimlerini kurmuş, tüm Doğu Orta ülkeleri arasında büyük saygınlık kazanmış, sefere çıktığı ülkelere kendilerinden önce namlarının ulaştığı bir ırktı. Savaşçılık özelliklerinin yanında adil ve dürüst olmalarıyla da tanınıyorlardı. Bu özellikler düşmanlarının onla

Aradan çok uzun yıllar geçmiş, ikinci kırmızı ay güneşin etrafında sekiz kere dönmüştü. Surklar yerleşik düzeni iyice benimsemiş ve savaşçılık vasıplarından uzaklaşmışlardı. Artık savaşçılık vasıpları sadece zamanın en iyi teknolojisiyle donatılmış cesur Surk ordusundaydı. Surk halkı için sadece toprak ve ticaret vardı. Barış ve huzur içinde topraklarını ekiyorlar, topraktan geleni ülkenin dört bir yanına satıyor ve geçimlerini bu şekilde sağlıyorlardı. Doğu ortanın en güzel limanları East Tan Bull’ da bulunuyordu. Haftada dört kez dev kartallar ismi verilen büyük yelkenli ticaret gemileri limana yanaşır, Surkların ürettiği malları alır ve bu malları halkın hayal edemeyeceği kadar uzaklarıdaki ülkelere değerli taşlar karşılığında satarlardı. Ticaret güzel şeydi; beraberinde para ve refahı getiriyordu. Ancak para ve refah başkalarının dikkatini ve belayı kendine çekiyordu.
Gözcüler East Tan Bull sınırlarına hızla yaklaşan küçük bir toz bulutu gördüler. Dağlardaki vahşi Hortlarla savaşan Surk askerilerinin habercisiydi bu. Bütün halk habercinin getirdiği havadisleri heyecanla bekliyordu. Haberler iyi değildi… Hortlar kahraman Surk askerlerinin öncü birliğine tuzak kurmuş ve birçoğunu şehit etmişti. Adil savaşmazdı Hortlar. Arkadan vurur, tuzak kurar, göğüs gögüse çarpışmak yerine savaş süresinin çoğunu saklanarak geçirir, fırsat bulunca bir iki askeri şehit edip tekrar kaçarlardı. Bu sebepten ötürü Surk ordusu ne kadar güçlü ve iyi donanımlı olursa olsun onları yakalamakta zorlanırlardı.
Hortlar tarih boyunca Surklarla birlikte yaşadılar. Uyumlu ve eğitilmeye açık olan Hortlar, Surklar tarafından her zaman kabul edilenlerden oldular; her nekadar arada uçurumlar olsada… Hortlar anlaşılması güç, zor karaktere sahip bir ırktı. Vücut yapıları hayvanı andırırlardı. Konuştukları dil çok dikkatli dinlenilmediği taktirde anlaşılmazdı. Kendini geliştirememiş olanlar avlanarak, öldürerek ve çalarak yaşarlardı. Bu ırk her ne kadar Surklarla aynı köklere sahip olsa da, evrim olarak Surklar’ dan en az 3.000 Doğu Orta yılı gerideydiler.
Hortların lanetlenmiş olan kavimleri kendi ırkları tarafından dağlara sürüldü. Bu kavimler kendi ırkına da zulüm yapıyor, üreten az sayıdaki Hortun elindekileri çalıyor ve onları gelişimlerini engelliyorlardı. Yaptıkları gereksiz saldırılar ve huzursuzluklarla Surklarla süren binlerce yıllık kardeşliği bozmaya çalışıyorlardı. Hortlar bu kavmi dağlara sürmüşlerdi sürmesine ancak onlara karşı yaşadıkları korku içlerinde devam ediyordu.
East Tan Bull halkı sıradan bir güne gözlerini açmıştı. Herkes üzerindeki uyku sersemliğimi yeni bir günde yeni birşeyler üretmek şevkiyle atmaya çalışıyordu. Sabahın erken saatlerinde çalışmak için evlerinden çıkan Surklar her zamanki nezaketleriyle birbirlerine selam ve yol verme yarışına girmişlerdi. Ayağı takılıp düşene yardım için bütün mahallenin koşturduğu bir kültür içinde yaşıyordu Surklar. Herkes inanılması zor bir şekilde mutlu bakıyordu yeni güne. Taaki o bütün surlardan duyulan o yğksek çığlığa kadar. Halk yardım için o acı çığlığın geldiği yere doğru koşmaya başlamıştı ve çığlığın kaynağına ulaşan gözlerini bütün gücüyle kısıp, kafasını başka yöne çeviriyordu. Neydi bu kimsenin bakmaya bile dayanamdığı acı olay? Üzüntülü sessizliği bir Surk yırttı. “Bıktık artık bu Hortlar’ dan. Biz bunlara iş, aş, saygınlık veriyoruz onlar bizim kızlarımıza tecavüz edip, cinayetler işliyorlar ve mallarımızı çalıyorlar” Bir kişiden çıkan bu ses Surk halkının yıllardır iyi niyetle bastırdıkları ses olmuştu. Herkes hem fikirdi ama isyan karakterlerine uymadığından kendilerini susturuyorlardı. Bu sabahki çığlık benzeri çığlıkların sayısı ne yazık ki yıldan yıla artış gösteriyordu.
East Tan Bull’ a gelen ilk hortlar gelişmeye ve öğrenmeye açık, tek amaçları çalışmak, üretmek ve faydalı birşeyler yaparak hayatlarını kazanmak isteyenlerdi. İstediklerine kavuşmuşlardıda. Hayvani tavır ve yapılarına bakmadan kardeş gibi gören Surklar, Hortlara normal koşullarda asla elde edemeyecekleri yaşam ve saygınlığın kapılarını açmışlardı. Bu dönemde Doğu Orta’ nın uç şehilerinden East Tan Bull’ a yoğun bir Hort göçü yaşanmaktaydı. Amaç bu zenginlik fırsatından bir pay alabilmekti. Göçler dışında Hortların Surklara göre daha sık ve daha çok sayıda yavrulamaları kısa sürede şehirde korkunç bir Hort nüfusu patlaması yaşatmıştı. Bu nüfus patlaması zamanla asla evcilleştirilemez ve eğitilemez olan Hortların’ da halkın arasına karışmasına sebep olmuştu. Onlar dağda yaşayan lanetlenmiş olanların tohumlarıydı. Lanetlenmiş olanlar daha küçük yaşta sokaklara düşüyor, hırsızlık yapıyor, işler istedikleri gibi gitmezse cinayet işliyor ve savunmasızlara tecavüz ediyorlardı. Ticaret yapanları da sadece Surkları uyuşturmaya yönelik, sağlığa zararlı keyif otlarından satıyorladı. İşlerini büyüten Hortlar ise tamamen yasa dışı şekilde çalışıyordı. Bir Surk, eşine sarkıntılık yapan Hort’ a karşı kendisini savunduğunda, karşısında onlarca Hort bulur ve darp edilirdi. Bu güzel şehrin sokakları artık Surkların gündüz vakti yürümeye çekindikleri bir hal almaya başlamıştı. Hortlar East Tan Bull’ u ele geçirmişti. Bu gizli bir savaştı. Namusu, şerefiyle yaşamaya çalışan, tek dertleri güzel, hoş sohbetler yapmak olan Surklara karşı geni bozuk, asla eğitilemez Hortlar. Daha da kötüsü artık kimin ne olduğunu ayırt edemeyecek kadar Surk ırkı arasına karışmış olan vahşiler. Bunlar East TanBull’ un vahşileriydi…
Hortlar kimdir ve nerede yaşarlar? Belki kapı komşumuz, yüzümüze gülen arkamızdan iftira atan arkadaşımız, uğruna canına vereceğimiz sevgilimiz, arabasına bindiğimiz şoför, dükkanından alışveriş yaptığımız esnaf, ortağımız, hatta belkide takendimiz… Ne yazıkki artık Hortlar heryerdeler ve kendilerini çok iyi gizliyorlar. Sayıları her geçen gün daha da artıyor ve bu durum artık durdurulması imkansız bir hal aldı. Biran evvel aklımızı başımızı toplamalı ve gerekiyorsa bir Hort gibi davranarak değerlerimize, daha da önemlisi kendimize ve ailemize sahip çıkmalıyız.
(10/03/2010)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder