Bilgisayar kullanıcılarının vazgeçilmez iki kurtarıcı kelimesi. “save” ve “load”. Sanal dünyanın kusursuz işlemesini sağlayan iki önemli kelime. Save kendimizi garantiye alma tuşu, load ise “ohh, iyiki save etmişim” diyerek, yaptığımız hatayı ortadan kaldırarak, bizi en son save ettiğimiz nokta

Doğada her canlının hatta cansız varlığın bir görevi vardır. Bütün doğa öğeleri birbirleriyle dolaylı ya da direk şekilde etkileşimde bulunur ve belirli işlevler gerçekleştirirler. Doğanın dengesi bozulmadığı sürece bu döngü kusursuz ilerler.
Bu döngüde başrolu insanlar oynar. Doğanın dengesini profesyonelce bozma ve en çok hata yapma kabiliyetine sahip tek canlı insandır. Halk arasında “ Allah insana akıl vermiş, aklı başında davransın diye” şeklinde bir cümle söylenir durur. Acaba aklımız olmasaydı, sadece içgüdüsel olarak üstümüze düşeni yapsaydık bu kadar hata yapar mıydık? Belki içgüdülerimize göre hareket etseydik yeni şeyler yaratamazdık, hep olduğumuz yerde kalırdık ama şundan eminim ki bu şekilde zarar boyutuna kadar bizi taşıyabilen hırslarımızdan, tutkularımızdan, arzu ve isteklerimizden uzak durarak dünyayı ve kendi hayatlarımızı daha yaşanılır bir hale getirebilirdik.
Yaşamımız boyunca, hatta bir gün içinde kaç kere “keşke” kelimesini kullandığınıza hiç dikkat ettiniz mi? Bu kelimeyi kullanmak için illaki bir zarar içinde bulunmamız gerekmez. Bir güzellik yaratmış olsak bile bir noktadan sonra devreye bilinç altındaki hırsımız girer ve daha güzeli için “keşke” deriz. Olumsuzluk içinde kullanılan “keşke”lerin sayısını hiç söylemiyorum bile.
Beynimizde bir “save”, bir de “load” tuşu olduğunu düşünsenize… Bu şekilde hatalarımızı görür; başa döner ve hiç zaiyatsız bir şekilde hayatımıza devam edebilirdik. Acaba bu dünya çok daha mükemmel bir dünya mı olurdu yoksa daha yaşanması zor bir hal mi alırdı? Belki biseysel olarak kendi standartlarımızı yükseltirdik ancak herkesin kendisi için en iyisini elde etmesi, diğer en iyinin peşinde koşanlar için zarara dönüşecektir.
Kendinizi bu olgunun içine koydunuzda ve sadece tek bir “load” hakkınız olsa siz hangi döneme geri dönmek isterdiniz? Hangi sorulara çözüm bulurdunuz? Hangi siyah beyaz hikayenizi renklendirirdiniz?
O ana geri dönebilseydim, o işi kabul ederdim ve şu anda çoktan müdürdüm.
O ana geri dönebilseydim, o sokaktan hiç geçmezdim ve böylece kendimi korumak için suç işlemek zorunda kalmazdım; şu anda özgür olurdum.
O ana geri dönebilseydim, ona gitme; ömür boyu yanımda kal diyebilirdim.
O ana geri dönebilseydim, şu anda arkadaşlarım gibi meslek sahibi olmuştum.
O ana geri dönebilseydim, arabamı sigortalatırdım.
O ana geri dönebilseydim, o sokağa hiç girmezdim ve yolda oyun oynayan kıza hiç çarpmamış olurdum.
O ana geri dönebilseydim, yurt dışına çalışmaya giderdim.
O ana geri dönebilseydim, evden çıkmadan önce tuvalete girerdim.
O ana geri dönebilseydim, bütün cesaretimi toplayıp; onunla tanışmak için yanına giderdim.
O ana geri dönebilseydim, annemle babamın nasihatlarını dinlerdim.
O ana geri dönebilseydim, o maddenin bağımlısı olmazdım.
O ana geri dönebilseydim, minibüse değil taksiye binerdim.
O ana geri dönebilseydim, onunla evlenmek yerine, birlikte yaşardım.
O ana geri dönebilseydim, asla ondan ayrılmazdım.
O ana geri dönebilseydim, ….. vs
Farklı kişilerin hiç bitmek bilmeyen, içinde resmen dile getirilmese de “keşke”lerin bulunduğu hikayeler. Sizin hikayeniz, “keşke”leriniz acaba hangisi? En mükemel şekilde yaşadığı düşünülen insanların bile bir adet “save” bir adet “load” a ihtiyaçları vardır; çünkü herkesin hayatında en az bir tane dönüm noktası vardır. Çünkü herkes mükemmel birer HİKAYEZEDE’ dir.
Benim “load” hakkım olsaydı 2003 yılına geri dönerdim.
(14/10/2009)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder