2 Ekim 2009 Cuma

HAYAT OYUNU

Bu gün yine perdeleri açtım. Yeni bir günle yine bir tiyatro sahnesine çıktım. Oyunu ben yazmadım. Daha önceden benim için yazılmış senaryo ne gerektiriyorsa onu oynuyorum, arada doğaçlamalarda yapıyorum. Oyun tutulduğu sürece oynuyorum. Bazen seve seve, bazen küfrederek. Dünya oyununa devam ediyorum; rolümü en iyi şekilde oynamak için. Taki perdeler tamamen kapanana kadar.
Yeterki seyirciler oyunu beğensin, arkamızdan “ne biçim iş çıkarmış bu adam” diyerek küfretmesinler. Şanslıyım; çünkü oyunun günün birinde sona ereceğini biliyorum. O yüzden elimden geldiğince etrafa bedava bilet vermeye çalışıyorum. Nede olsa kefenin cebi yok. Önemli olan zaten oyuncuların da seyircilerin de şu kısacık ama ne zaman sona ereceği belli olmayan, dünya oyununda keyifli zaman geçirmesi degil mi? Zaten oyunu izleyen her seyirci kendi içinde bir oyuncu değil mi?
Her oyuncu kendi oyununu oynarken bir yandanda başkalarının oyununa yön verir. Yeterki oyuncular sahne ışıklarının gözlerini kamaştırmasına engel olsun ve kimi zaman elde ettikleri şöhretin onları oyun senaryosu dışına çıkarmasına izin vermesinler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder